Bir balbal değil adımlarımız, gölgeli ve renkli
izler taşımakta anlımız. Ama korkak ama şehvetli
ne kahramanız ne âşık ne de masallardan arta kalan. Adına mesneviler yazılırken
aldatır süsleriyle kendini İnsan. Vebali boynunda taşıyan
yorgun yük treni gibi.
Ve boya kalemleriyle süslediğimiz
gövdemiz bir ikindi gölgesi kadar silik izler taşımakta. Mumyası dökülmüş
bir asrın seyyahlarıyız. Çıngıraklı
çeliklerden küheylanlarımız, rahvan göz bebeklerimize
çekilmiş otobanlar, adımıza ganyan oynanmakta
Ve biz sevinmekteyiz önde oluşumuza.
Kehanet değil Kassandra’nın makyajı,
Truva’nın trajedisi.
Elinde kim tutmuşsa Anka-i muğribi
Anka-i maşrık kimin gözünden okunmuşsa
Nostradamus onun cebinde taşınır.
Ve yıldızları olmayan şehirlerde
her gezgin kendi yolun sürer.
Yaşama arzumuza karışan egzoz dumanı yoklar
kirli bir el yordamı ciğerimizi.
Anne tütsüsü değil: karbon monoksit.
Ben yarı kaçkın yarı halveti zamanlardan gelen bir mezar taşıyım.
Toynaklarından beslenirken zaman
Mermerin soğuk benzinden
Allah’a sığınırım.
Yorum yaz